“Sanat Üretimine Sivil Bakış” Panelini Gerçekleştirdik

Leyli Sanat Derneği’nin sanat üreticilerinin karşılaştıkları sorunları duyurmak için düzenlediği “Sanat Üretimine Sivil Bakış” adlı panel 22 Ekim Pazar günü Kadıköy Müze Gazhane’de gerçekleşti. Panele Kadıköy Kültür Evi’nden Busenur Karayiğit, Susma Platformu’ndan Alara Sert, Sanat Fabrika’dan Yağmur Su Özdemir ve Ekim Deniz Akarslan, Ali İsmail Korkmaz Vakfı’ndan (ALİKEV) Şeyma Keskin ve Leyli Sanat Derneği’nden Ufuk Yeşil katılım gösterdi.

Katılımcılar sanat ve toplum arasındaki ilişkiyi ve toplumun nerede konumlandırıldığını tartıştı. Ardından da bu sanat üretiminin gerçekleştirme aşamasında uğradıkları sansür/otosansür gibi sorunlarla ilgili çözüm yollarının neler olabileceği konuşuldu.

“PROJESİ OLAN HER GENÇ BAŞVURABİLİR”

2014 yılında faaliyet göstermeye başlayan ve Türkiye’nin her yerinden 18-29 yaş arasındaki sanatçı gençlere burs desteği sağlayan, Ali İsmail Korkmaz Vakfı (ALİKEV)’ndan Şeyma Keskin “Kendine çeşitli platformlarda ve alanlarda yer bulamayan sanatçı gençleri desteklemeye çalışıyoruz. Sadece güzel sanatlarda okuyan öğrencileri değil aynı zamanda bir üretim yapan sanatçı gençlere de bir tema üzerinden açık çağrı yapıp başvuru topluyoruz. Öğrenci olma şartı yok, projesi olan her genç başvurabilir” İfadelerini kullandı.

Genç sanatçılara ve üniversite öğrencilerine ders çalışma alanları, ücretsiz internet ve kulüp etkinlikleri düzenleyen Kadıköy Kültür Evi’nden Busenur Karayiğit, “Deprem süreci boyunca Adıyaman ve Hatay’da çocuklara ücretsiz etkinlikler ve oyunlar yaptık. İki ayda bir düzenli olarak deprem bölgelerine gitmeye çalışıyoruz. Son gidişimizde Evvel Temmuz Festivali’nde bir film gösterimi yaptık. Üniversitedeki eğitimlerin niteliksizleştirilmesinden, özgür düşünce ortamının azalmasından kaynaklı üniversite öğrencilerine ücretsiz psikoloji, sosyoloji, sosyal bilimler ve sanat alanına dair akademisyenlerle ya da alanında uzman kişilerle birlikte açık dersler düzenlemeye çalışıyoruz” dedi.

“BAŞKA BİR SANAT MÜMKÜN”

Sanata erişimi olmayan işçi ve emekçi ailelerin çocuklarıyla bir araya gelmeyi hedefleyerek 2022 yılında kurulan Sanat Fabrika, konservatuar mezunu ve alaylı sanatçı gençlerle birlikte bağımsız ve sanat alanları oluşturmayı amaçlıyor. Sanat Fabrika’dan Yağmur Su Özdemir, “Derdimiz en genel düzeyde bir piyasa olarak sanat piyasası. Her geçen gün ulaşımı zorlaşan, egemenlik söyleminin her gün yeniden yeniden üretildiği burjuvazi koşullarından ne kadar ayrı olduğu da tartışılır. Gerçekten başka mücadelelere, başka yaşamlara da yer vermek gerekiyor.” diye konuştu.

Genç sanatçılara sağladıkları fonlarla özgür bir sanat üretimi sağladıklarını ifade eden Keskin, “Genç sanatçılarla bir tema belirledikten sonra çağrı oluşturup fon desteği sağlıyoruz. Sağladığımız fon üzerinden genç sanatçılarla bir araya gelip açılış kampları, online ve hibrit atölyeler ve bir sergiyle sanatçı haklarını konuşuyoruz. Verdiğimiz fonla özgür ve bağımsız bir üretim süreci sağlamaya çalışıyoruz” dedi.

Sanatın da bir mücadele alanı olduğunu söyleyen Ekim Deniz Akarslan, “Türkiye’nin genel olarak kültür-sanat politikalarına baktığımızda sanatçılara cinsel yöneliminden ve etnik kökeninden dolayı çeşitli ayrımcılık, sansür ve baskı var. Biz daha çok işçi ve emekçi ailelerinin çocuklarına sanatı taşımayı amaçlıyoruz. Motivasyonumuz burjuvazinin sanat anlayışına karşı dayanışmayla kolektif bir şekilde hiçbir çıkar ya da kar beklemeden başka bir sanatın mümkün olduğunu gösterebilmek. Sanat yaparken, sanat için tek adam iktidarıyla ve burjuvaziyle, kapitalizmle ve onun sanat anlayışıyla mücadele etmek temel amaçlarımızdan biri. Toplumun en geniş kesimlerini sahiplenebilmesi için sanatın ne olduğunu insanlara anlatmamız gerekiyor. Çünkü bugün herhangi bir fabrikada günde 12 saat çalışan bir işçi veya emekçi için tiyatroya gitmek hayal bile değil” diye ifade etti.

Kültür sanat alanında uygulanan sansürlerle ilgili 2016 yılından beri veri toplayıp arşiv oluşturan Susma Platformu’ndan Alara Sert de “Veri toplamayı çok önemli görüyoruz. Çünkü hangi alanda boşluk olduğunu ve genel olarak eğilimleri tespit etmemizi sağlıyor. Her alanda olduğu gibi özellikle kültür-sanat alanında da hak bilinci konusunda bir yetersizlik var. Bir sansür vakası, sadece ifade özgürlüğünün kısıtlanması olmuyor aynı zamanda da herhangi bir iktidarın senin var olmayacağını sana söylemesi anlamına da geliyor.” diye konuştu.

SANSÜR VE ETKİNLİK İPTALLERİ

Kültür sanat etkinliklerinin “eğlence” diye nitelendirilerek iptal edildiğini ifade eden Keskin, “Sanatçılar uğradıkları sansürden kaçıp ‘ALİKEV’de yaparım bu işi.’ diyerek bize başvurabiliyorlar. Biz de bu iş riskli, bu konuya girmeyelim diye geri adım atmayacağız. Feshane olaylarını da düşündüğümüzde daha bütüncül bakmak gerekiyor. Buradaki müdahalenin aslında kültür-sanat alanına ama arka planda bizim bir araya geleceğimiz alanlara, ifade özgürlüğümüze, örgütlenme özgürlüğümüze, protesto hakkımıza müdahale anlamına geliyor. Kültür sanat etkinlikleri ‘eğlence’ olarak değerlendirildiği için herhangi bir durum ve bahaneyle direkt iptal edilebiliyor” dedi.

2018’den beri bireylere kültür-sanat alanında duygu ve düşüncelerini özgürce ifade edebildikleri alanlar yaratan Leyli Sanat Derneği‘nden Ufuk Yeşil sansürle ilgili deneyimleri hakkında şöyle konuştu: “Bir belgesel çekimimde yaşlı bir teyze kendi yoksulluğundan ve yaşadığı birçok şeyden sonra iktidarla ilgili şeyler de söylemişti. Bunların kayıtlarını aldık ve ardından da, ‘Ben orada bir şeyler söyledim ama orayı alma.’ dedi ve ben de belgeselimde daha çok onun istediği yerlere yer vermek zorunda kaldım. Bu durumdan çekinmiş ve korkmuş olabilir. Belgesel yayınlandıktan sonra başına bir şeyler geleceği kaygısıyla bunu dedi. Mesela bu etkinliğimiz, 3 günlük yas nedeniyle İstanbul Büyükşehir Belediyesi hesaplarında paylaşılmadı.”

Düzenledikleri etkinlikleri duyurma kapsamında aldıkları önlemleri Karayiğit şu sözlerle anlattı: “Bazı etkinliklerimizin duyurusunu daha kapalı yapıyoruz. O etkinliğin yapılabilmesi ve o güvenli alanın oluşturulabilmesi için bunu yapmak durumunda kalıyoruz. Oraya gelen arkadaşlarımızın kendisini daha rahat hissetmesi gibi önceliklerimiz var buna özellikle çok dikkat ediyoruz.”

Politik tartışma nedeniyle uğradıkları hak ihlalini Akarslan şöyle anlattı: “Sanat Fabrika vasıtasıyla Şişli Belediyesi’nin bir yürütücüsüyle anlaşmıştık ve Şişli Belediyesi’nin de imkanlarını kullanıyorduk. Panellerimizin ve tartışmalarımızın politik meselelere değindiği noktada biz belediyeye şikayet edildik. Bizim belediyeyle olan tüm ilişkimiz ve onunla beraber de belediyeye kayıtlı olan gençlerle olan ilişkilerimiz de kesildi. İktidarın kendine ait sanat ve kültür anlayışı var. Onun karşısına gelen sanat anlayışını da ezip geçebiliyor.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir