31. sayının ön sözünden: Ne kadar derin bir uçurum, nasıl görünmez bir yol… Sonsuzluk denilene ulaşılmazlık belki de onu kıymetli yapan. Sonsuza kadar severiz, sonsuzluğa
Etiket: hikaye
Leyli-Der’in 30. Sayısı Yayımlandı!
30. sayının ön sözünden: Her şeyi uçlarda yaşadığımız, her fikri kökten anlayışlarla savunduğumuz, her “başka”yı yine köktenci anlayışlarla reddettiğimiz, yalnızca kendimizi dinleyip kendimizi söylediğimiz bu
Leyli-Der’in 29. Sayısı Yayımlandı!
29. sayının ön sözünden: Aylar, yıllar, mevsimler hep aynı döngüde devam ederken bizler o döngünün hem rutine ayak uyduran hem değişmeye çalışan yörüngeleri gibiyiz. Yaz
Leyli-Der’in 28. Sayısı Yayımlandı!
28. sayının ön sözünden: Tutkulu muyuz yoksa tutuklu mu? Bunun ayrımını fark etmekle başlıyor sanırım her şey. Tutkularımız bizi mutluluğa yönlendirirken esareti altında olduğumuzu düşündüklerimiz
Leyli-Der’in 27. Sayısı Yayımlandı!
27. sayının ön sözünden: Ne var ki dünyada değişmeyen, geçmeyen? İki an arasında aynı kalan var mıdır, “aynı nehirde iki kere yıkanamazken” hiçbirimiz? Yoksa, o
Leyli-Der’in 26. Sayısı Yayımlandı!
26. sayının ön sözünden: Tüm inanışlarımızın ötesinde bir yerde yazıyoruz veya zıtlığın gölgesinde. İnanmak ve inanmamak arasında bir çizgi var da biz tam ortasındaymışız gibi.
Leyli-Der’in 25. Sayısı Yayımlandı!
25. sayının ön sözünden: Düşüncelerimizi eyleme geçirmediğimiz sürece bize dayatılanın boyunduruğunda yaşamak zorunda kalıyoruz. Halbuki zincirlerimizi kırdığımızda, elimizi kolumuzu bağlayanlardan hesap sorabildiğimizde başlıyor asıl
Leyli-Der’in 24. Sayısı Yayımlandı!
24. sayının ön sözünden: Her anımızda bir ritim var sanki. Düşüncelerimiz, duygularımız hatta yemek yememiz, yürümemiz bile bir ritme ayak uydurabiliyor bazen. Ezgilere kulak vererek
Leyli-Der’in 23. Sayısı Yayımlandı!
23. sayının ön sözünden: Her yeni gün, yeni bir başlangıçtır hayatta. Ve güneşin doğuşunu gördüğümüz her sabah, varlığımıza şükretmek için bir sebep teşkil eder. Yaşamın
Leyli-Der’in 22. Sayısı Yayımlandı!
22. sayının ön sözünden: Bazen bir manzara, bazen güneş, bazen de çağrışımlar… Üzgün bir yüz veya içten bir gülümseme… İlham dediğimiz şeyin ne zaman, nerede