28. sayının ön sözünden:
Tutkulu muyuz yoksa tutuklu mu?
Bunun ayrımını fark etmekle başlıyor sanırım her şey. Tutkularımız bizi mutluluğa yönlendirirken esareti altında olduğumuzu düşündüklerimiz bizi geçici huzura sevk eder. Zamanın adaleti devreye girer burada.
Zoraki hissiyatlar mum alevi gibi yitip giderken tutkularımız güneşimiz olur.
Bir sanatçının kemanı çalışı içinde yer etmişse o, tutkuyla çalmıştır. Biri seni sevdiğini iliklerine kadar hissettiriyorsa tutkuyla seviyordur ve bir şiiri okuduğunda dalıp gidiyorsan, kendinden bir iz buluyorsan o şiir tutkuyla yazılmıştır.
Tutkularımızı dinlemedikçe sevgimiz, sanatımız, kalemimiz hatta hayatımız yarım kalır.
Ağustos ayına tutku ayı demişiz. Ne güzel söylemişiz. Yazın bitiminde, gerçekleştirmediğimiz hiçbir şey olmasın diyedir belki de. Leyli Sanat Dergisi yazar ve şairleriyle baş başa bırakıyorum bizi, tutkularıyla en az
onlar kadar biz de yüzleşelim diye.
Hepimize iyi okumalar…
Seda BAŞTAŞ HATAMOGHLY
Leyli Sanat Derneği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı