Paylaşmak, sosyalleşmek, rutinlere dönmeye başlamak; yaşanan afeti unutmak demek değildir. İyileşmenin bir parçasıdır. İçsel iyileşme kaynaklarına iyi gelecek şeylerden biri de kuşkusuz duyulara ve duygulara hitap eden sanattır. Hissettiklerini ve yaşadıklarını yazmak, çizmek, biçimlendirmek, bedenle dışa vurmak geçmiş ve gelecek arasındaki bağı kurmayı sağlayarak iyileşmeye yardımcı olacak kaynaklardan biridir. Yapılan çalışmalar, travmatik yaşantılar sonrasında dışavurumun iyileştirici gücüne vurgu yapmaktadır. Paylaşmak ve iyileşmek için suçlu hissetmeksizin bir yol daha var: “Sanat”.
Afet yaşantılarının birtakım basamakları vardır. Her insan bunları farklı deneyimler. Birinci basamak uyarı ve tehdit aşamasıdır. Bu aşamada bazı kişiler şok içindedir; bazıları ise devinimsel düzeyde bir şok tepkisi yaşamadan harekete geçebilir. Bu basamakta ihtiyaçların belirlenmesi, kaygı ve tehditlerin konuşulması çok önemlidir. İkinci basamak etki basamağıdır. Afetin etki alanı ve felaketin boyutu ne kadar büyükse insan tepkileri de buna göre değişebilir. Yine kimileri bu etkiyi o an anlayabiliyorken kimilerinin anlaması zaman alabilir. Üçüncü basamak ise harekete geçme ve kurtarma aşamasıdır ve beraberinde dördüncü basamak olan toplumsal dayanışmayı dolayısıyla iyimserliği de getirir. Beşinci aşama farkındalık aşamasıdır. Farkındalığın beşinci sırada gelmesi şaşırtıcı geliyor olabilir fakat bahsettiğimiz üzere ilk aşamadan itibaren kişiler olaylara anlam verme çabası içinde ve şok etkisindedir. Farkındalık aşamasında olay tüm detayları ile ele alınmaya başlanır. Yardımlaşmalar sürerken yardım edenler de afetten etkilenenler de olayı farklı boyutlarıyla paylaşma imkânı elde ederler. Empati beraberinde hayal kırıklığını da getirir. Afetler, dünyanın güvenli bir yer olduğuna dair temel inancı sarsan doğa olaylarıdır. Dünyanın güvenli bir yer olmadığını deneyimleyen kişiler hayal kırıklığı yaşarlar. Hayal kırıklığı basamağı altıncı basamaktır. Yedinci basamak olan yeniden yapılandırma ve iyileştirme aşaması ise kişinin hem kendi içinde hem de toplumsal düzeyde gerçekleşir. Sosyalleşmek paylaşmayı, paylaşmak ise en başından beri iyileşme sürecinin yapılanmasını sağlar. Her insanda homeostazis denen iç denge mekanizması vardır. Yani iyileşme gücü içsel kaynaklarda doğal olarak vardır. Belirtildiği üzere olayın etki alanı, boyutu, kişinin deneyimi ve olaydan etkilenme boyutu destek almayı gerektirebilir. Bazı kişiler psikolojik ilk yardım ve psikososyal desteğe ihtiyaç tabii ki de duyabilir. Bazıları da duymaz. Son dönemlerde böyle bir yardıma neden ihtiyaç duymadığını düşünüp suçlu hissedenler de var. Bu his de oldukça doğal. İçimizdeki iyileşme gücü günlük rutinlerle gelir; başta nefes almak, su içmek, beslenmek, çevreyle bağı duyusal ve duygusal boyutta sürdürmek, bugünün farkında olmak…
Psk. Büşra Yıldırım
Leyli Sanat Derneği adına