“Gece huzurdur.” der bazıları. “Gecenin sessizliği, sakinliği, dinginliği insana huzur verir. Günün koşuşturmasından, telaşından, yoğunluğundan kurtulmaktır, sükunete iltica gece.” derler. Bunlar bence romantiklerin uydurması. Tüm hastalıklar, ağrılar, sızılar gece başlar. Evlerde, sokaklarda, çoğu kavgalar gece çıkar. Geceleri hastaneler, karakollar dolar, taşar.
Ben geceleri hiç sevmem. Çünkü geceler bana hep kötü şeyler hatırlatır. Babamın bir gece kapıyı çarpıp evden çıktığı zaman henüz lise birdeydim. Bir daha dönmeyeceğinden kimsenin haberi yoktu. Artık evde yiyecek hiçbir şey kalmadığında ve geceleri çok üşüdüğümde geri dönsün diye beklemenin anlamsız olduğunu anladım. Geceleri sevmemeye o gün başladım.
Ağrıdan kıvranan annemi, ambulansın siren sesleri eşliğinde hastaneye götürüşü de bir gece vaktiydi. Dayımla beraber annemin cansız bedenini morgdan alıp bir gece vakti düşmüştük memleketin yollarına defin işlemleri için. Bu yüzden gece bana annemin gidişini ve bir daha geri dönmeyişini de hatırlatır.
Bir gece vakti sevdiceğimi havaalanından yurt dışına uğurladım. Eğitimini tamamlayıp dönsün ve birbirimizi tamamlayalım diye gecelerce bekledim, özledim. “Biz artık ayrı dünyaların insanıyız.” dedi bir gece telefonda. Dönmedi gittiği yerden. Bir gece vakti ayrıldı yollarımız. Sabahı edemedim. “Sabah olmuş, gece olmuş neyime sevdiğim olmayıca…” dedim kendi kendime.
Yeryüzünün bir beşik gibi sallandığı, duvarların her şeyi altına almadan önce dehşetli bir sesle sarsıldığı o korkunç deprem de bir gece olmadı mı? Ne çok sevdiğimizi kaybettik o gece biz.
Her sabah topladım ben hayatımı, odamı toplar gibi ama hep geceleri dağıldı benim hayatım, tıpkı odam gibi. Her sabah yeni bir güne yeni bir umutla başlamak istedim ama ne olduysa hep geceleri bir şeyler oldu, dağıldım.
Ben gündüz severim, ışık insanıyım. Güneş doğsun istiyorum ruhuma. Işıl ışıl aydınlatsın istiyorum, kasvetli düşüncelerimi. Sıcacık bir coşku sarsın yüreğimi, hep gündüz olsun, hep aydınlık… Zira boğuyor beni gecenin nelere gebe olduğunun bilinmezliği. Sanki geceye hükmedemezmişim ama gündüze edebilirmişim gibi.
Artık uyumuyorum ben geceleri. Oturuyorum, ışıkları açıp sabaha dek. Nöbet tutuyorum, yine bir gece vakti bir şey olmasın diye.
Ben hiç sevemedim geceleri…
Gülcan Pınarbaşı
Leyli Sanat Derneği sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.